18 Mayıs 2011 Çarşamba

Bahriyeli

Sinir bozucu reklam penceresini kapatmak isterken yanlışlıkla üzerine tıklayıp başka bir pencere açmak insanı bilgisayar başında delirten şeylerden biri.

İzmit'in küçük bir kasabasında doğdum. Hiç kardeşimin olmamasının sebebini küçükken yaptığım şeytanlıklar sonucu annem ile babamın ne tür bir canavar dünyaya getirdiklerini anlamış olmalarına bağlıyorum. Yüzümün diğer uzuvlarına göre orantısızca büyük olan çenem ve kafam ile bir sağa bir sola koşturuyor yaramazlık yapıyordum. Tek çocuk olmak o kadar güzel değil, aile tüm ümidini sana bağlamış oluyor. Bu stres yüzünden mi yoksa gerçekten aptal olduğumdan mu bilemiyorum ama okulda pek başarılı değildim. Harfler gözümde devleşiyor, sayılar anlamsızca dans ediyordu. Hiçbirini anlamıyordum.

Neyseki rahmetli babam eski denizciydi de bağlantıları ile beni denizci lisesine verdi. İtiraf etmeliyim ki benim gibi kafası zor basan birine öğretmek için askeri eğitim gibisi yoktu. Askeri liselerin güzel bir tarafı da sigara içmenin çok büyük bir suç olmaması. Sigaraya da o yıllarda başladım. Liseyi bitirdiğimde babamı kaybetmiştim. Allah rahmet eylesin. Bugün olduğum kişi onun eseridir. Eğer beni bahriyeli yapmasaydı sanırım ya serseri olurdum ya da tamirhanede çırak. Bir zamanlar onun olan pipoyu kullanıyorum şimdi. Ondan bana kalan en güzel hatıralardan biri mekanı cennet olsun...

Denizci maaşım ve babamın ustalıkla kurduğu çarklar sayesinde hiç sıkıntı çekmeden evi geçindirebiliyordum. Mahallede havamdan geçilmiyordu. Sanırım muhittki bazı kızlar sırf benimle yolları kesişsin diye sokak köşelerinde pusu kuruyorlardı. Hiçbirisine talim etmedim. Gönlüm bir başkasını istiyordu. Şimdi geçmişe dönüp bakıyorum da o kadar ahım şahım bir kız değildi. Zeytin gibi ufacık gözleri, uzun ve sivri bir burnu ve yüzünde kocaman gülümsemesi ile ruhundaki o saflık o günlerde bu kız için yanıp tutuşmama sebep oluyordu sanırım.

Bir kızı bin kişi ister bir kişi alır ama. Hapishanelerde çürüyecek iken devletin el uzattığı öksüz ve esmer bir kürt çocuğu vardı. Liseyi beraber okuduk ama hiç hoşlanmıyordum kendisinden. İriyarı bir çocuktu ve hırsızlıktan gaspa ve adam yaralamaya kadar herşeye el atmışlığı vardı. Lisedeki çocuklara kök söktürürdü. Bir tek bana ilişmezdi. Onun gazabından kaçan çocuklar bana sığınırdı. Bir keresinde okuldan tam çıkarken yukardan ağlama sesleri duydum. Sesler çatıdan geliyor gibiydi. Hemen yukarı çıktım ve bir de baktım ki bu embesil herif bir çocuğu çatıya kitlemiş onu orada terketmekle tehdit ediyor. Sınıf başkanı olduğum için olaya müdahale ettim. Anahtarlı vermesini emrettim ona. Pis pis süzdü beni şerefsiz. İstemeyerek anahtarları açık duran avucuma bıraktı ve oradan sıvıştı. Kapıyı açtım ve çocuğu içeri aldığım an o terli şişman suratından tanıdım hemen. İsmi lazım değil biz ona hamburgerci diyorduk. Yemin ederim bir gün bile bu çocuğun hamburgerden başka birşey yediğini görmedim. Herneyse işte o günden sonra benim sıkı dostum oldu. Hala da öyledir benim yanımda çalışıyor kendisi avukat.

Nerden geldim buralara...neyse bu bahsettiğim azman insan müsveddesi bizim mahallede sevdiğim kızın tam karşısında bir ev tutmuş. Benim haberim yok tabi, olsa idi orada barındırmazdım onun gibi bir serseriyi. Bir gün eve dönerken gördüm ikisini. Herif(5 karış da sakal bırakmış it) kızı köşede sıkıştırmış pis pis gülüyordu. Kız ona dokunmaktan çekiniyor ve kurtulmak için bir yol arıyordu. Hemen oraya gittim ve o pisliği kızdan itekledim. Aramızdaki boy ve cüsse farkına rağmen sevdiğim kızı korumak için bütün pençelerimi çıkarmış dövüşecektim. Adam bana doğru yaklaştı. Ben daha ne olduğunu anlamadan çok sıkı bir yumrukla suratımın ortasını dağıttı. Bu insan azmanı beni tek yumrukla afallatmıştı ve ona karşı hiçbir şansım yoktu. Herşey ümitsiz görünüyordu. Neyseki göğsümde sakladığım bir silah vardı.

Ispanağımı çıkarıp iki çiğneyişte yuttum ve kabasakalı oracıkta doğduğuna pişman ettim. Safinazdı da kurtardım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder