10 Ocak 2011 Pazartesi

curios case of sevim özkurt

kimliğinizi kaybederseniz altmış TL ceza ödemelisiniz, ama bir karakola gidip basit bir tutanak tuttursanız çalındığına dair o zaman para ödemiyorsunuz.





 annesi ve babası şirinevler denen yozlaşmış semtten taşınmaya karar verdiklerinde kahramanımız kızıl saçlı minyon sevim adlı bir liseli kızdı.






aslında kendisi güzel bir kızdı ama kendine güveni olmadığı için içine kapanık büyüdü. etrafındaki erkeklerin ilgisi, kendisi hariç herkes tarafından görülebiliyordu. küçük ama sıkı bir arkadaş grubu ile vakit geçirirdi sevim ve önem verdiği şey dersleriydi. bakacak bir kardeşi ya da yerine getirmek zorunda olduğu başka bir yükümlülük olmadığı için bu kız hep derslerine çalışır, en ön sırada oturur ve her zaman 100 alırdı. etrafındaki öğretmenler onun geleceğinin parlak olduğunu ve boğaziçi üniversitesini kazanacağını söylüyorlardı.







herşeyin lise 3 yazının bitiminde değişeceğini kendisi de bilmiyordu. babasının taşınmak için seçtiği yer istanbulun merkezi pisliğinden epey uzakta hayalet bir semtti. mortage gazıyla evler inşa edilmiş ama
evde oturanlar pencerelere asılmış kiralık ilanlardı. 3 aylık tatil, yeni bir oturma odası takımı ve semtin
yakınındaki alışveriş merkezi bu ölü semti biraz olsun alıştırmıştı. ayrıca okulların açılıyor olması sevimi
içten içe sevindiriyordu. bu boşluğu doldurmanın başka bir yolu yoktu çünkü.







aptal törenlerden ve sıkıcı formalitelerden ilk bir ay sonra sevim eski hayatını daha fazla özlüyor değildi.
ders bazında kendini ispatlamayı henüz başaramamıştı ama iyi arkadaşlar edinmişti. daha önce okuduğu
okulların aksine burası daha profesyonel bir egitim anlayışına sahipti ve üniversiteye giriş sınavında ciddi
bir başarı elde etmenin tek yolunun burası olduğu aşikardı.






tek bir sorun vardı sadece: ulaşım. evlerinin üç sokak ötesinde uzunca bir yokuşun aşagısındaydı okul ve
hafta içi hergün yokuş inip çıkmak kızımızı zorluyordu. bu mesafe bir insanın yürüyüp yorulacağı ama
hiçbir taksinin veya taşıtın kullanılmasını gerektirmeyecek kadar uzun bir yoldu. sokağın sonunda
alakasız bir yerde checkpoint gibi sıyıran iş yapamayan bir bakkal vardı, bunun dışında boştu tüm yollar.
park edilen arabalar bile seyrekti.






kış ayı yaklaşana kadar sevim bu yollardan geçerken zorlanmıyordu ama ne zaman günler kısalıp geceler uzamaya başladığı zaman gideceği yol ona daha bir zor görünüyordu. akşamın karanlığında bu ıssız
yolda yürümek en cesur kızın bile gönülsüzce yapacağı bir işti.







son birkaç yolculukta sevim ilginç birşey daha keşfetti. ilginç ama rahatsız. sinek avlayan bakkalın
alışkanlıkları bir garipti. normalde dükkanının önünü süpürmeyen bu adam artık her sabah plastik
koltugunu dışarıya kurup tesbihi elinde gazete okuyordu. akşam olunca da aynı yerde çay içiyordu.
yolculuğun zorluğuna alışan sevim artık başka şeylerin farkında olmaya başladı ki o da bu adamın
yaptığı ritüelin amacının gazete okumak ya da birşeyler içmek değildi. her yolculuğun başında o kalın
kaşlarının altında sevimin gidip gelişini izliyordu. ilk başlarda sevim buna aldırmadı ama daha sonraki
haftalarda artık adam rahatsız ediciliği bırakıp ürkütücü olmaya başlamıştı. çay içmeyi yada gazete
okumayı bırakmış elindeki tespihle sevime gözlerini dikiyor, sakallarını ovuşturup sevimin bakışlarını
farkedince uzaklara bakıp daha sorna tekrar taciz eden gözlemine devam ediyordu.






önceleri yürüyüp sakin çıkılan yokuş artık hızlı hızlı yürünüp gözler önde aşılıyordu. geç saatlerde
bırakan okul da duruma yardımcı olmuyordu. hatta bir keresinde etüd yapılan bir cuma gecesinin
sonunda kızcağaz 10 da çıkabilmişti anca. köpekler tarafından kovalanırcasına yokuşu çıkan sevim tek
tük geçen araba farları ışıgında rahatlıyor olsada bu gece tekin değildi. sapık bakkalın dükkanının bile
kapalı olduğu göz önüne alınırsa hiç ama hiç tekin değildi.





eve yaklaştıkça korkunun yerini alan güven ile sevim adımlarını sıklaştırdı ve 1. sokağı geçti.
Ve tam o anda agzı bir bantla kapandı ve tepki vermeye fırsat bulamadan sahibi belli olmayan güçlü
kollar onunkilerini arkada kıstırıp beline inanılmaz bir baskı yaptı. bant çok kalın olduğu için sevim
ses çıkaramıyordu ve arkasındaki adamın zorladığı yönden gitmekten başka çaresi yoktu: o kadar
korkuyordu ki . ..



 gözlerini korkudan açamıyordu ki kız anca kafası kapı eşiğine çarpıp camları zangırdatınca götürüldüğü
yerin o bakkal olduğunu anladı.




DEVAMI YARIN...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder