14 Nisan 2012 Cumartesi

Çok Başka Diyarlar

 true leadership is acting like you know what's going on when no one else does


emine ırmak ve abdullah tunç'un oğullarının hikayesi bu: mehmet emin tunç. babası afgan göçmeni, annesi ise tokatlıydı. bu iki ailenin soyağaçlarının ortak özelliği üyelerinin kısa ve kıllı oluşuydu. bu kurak dna havuzundan mirasını alan mehmet emin de  kısa boylu, geniş yüzlü bir çocuk oldu çıktı. genetik piyango bu sonuçta hep şanssız gitmez ya mehmet emin hızlı düşünen gayet zeki bir çocuktu. öğrenimini tamamlayıp boğaziçi üniversitesine gitti ve 10 yıl sonra 28 yaşında iken istanbul'un en saygın mühendislerden biri oldu.

kendi projelerinin davetlerine açılışlarına giderken yanında en güzel eskortlar ve en pahalı arabalarla giderdi. zengin ve cömert bir hayat yaşıyordu belki ama bu adamın iç dünyası komplekslerle doluydu. daha çocukken kısa boyuyla alay edenler yüzünden sayısız kavgaya girip ağız burun dağıtmıştı, lise döneminde lakabı kıllı babaydı, üniversitede onunla ders çalışmak isteyen kız çok ama yatmak isteyeni yoktu. mehmet emin aynı zamanda etrafında para için bulunanların da farkındaydı, bunu görebildiği için onlarla birlikte olmuyordu. hayat kadınları ile denedi aynısını ama birkaç sefer sonra o da dayanılmaz bir hal aldı. duygu yoktu, zevk alamıyordu.

mehmet emin en sonunda hayatının kadınını aramayı bıraktı. işlerine ve sahte olmayan sıkı dostlarına yoğunlaştı 29 yaşının son çeyreğinde. doğum gününün akşamında babası onu aradı. hal hatır formaliteden sonra evlilik hakkında konuşmaya başladı babası. kadınlardan ümidi kesmiş mehmet emin'in kafası bu işe yattı. bir hafta sonra tüm işlerini rayına oturtturdu ve anne babası ile bavulları toplayıp afganistan'a, hiç ayak basmadığı memleketine gitti.



uçağın kapısı açılınca afganistan'ın mehmet emin'e ilk selamı adamın yüzüne çarpan sıcak hava dalgası ve nem oldu. havalimanının üstünde tüm gücüyle parlayan güneşin binayı fırına çevirmesini sadece kocaman kocaman soğutucular engelliyordu. havalimanı yine bir nebze temiz ve normal idi ama dışarıda sokakta ülkenin gerçek yüzü ortaya çıkıyordu. boyu elektirik direğini geçen tek tük binaların arasında biten ufak tefek dükkanlar, sokaklarında baştan başa örtünmüş kadınlar ve sakallı çoğunluğu olan geleneksel kıyafetleri içinde erkekler.


Afganistan'da görevli isveçli kadın asker. yerli halktan birinin elini tutmak güveni temsil eder.

mehmet emin ve anne babası vakitlerini harcamadan işe koyuldular. ilk önce afganistan'ın en büyük etnik grubu peştunlardan (perslerle karışmış afganistan'ın gerçek yerlileri ) kız bakmaya başladı. esmer iri gözlü kadınları vardı peştunların ama mehmet emin beğenmedi. kendinden pek farklı değildi bu kadınlar. daha sonra afganistan'da güzel olarak adledilen hafif çekik gözlü özbek kızlarına bakmaya başladılar. bu uzun boylu ve kiraz dudaklı kızların aileleri afganistan'ın kuzeyinde şıbırgan'a bulunurdu en çok. ama mehmet emin gene kız bulamadı. çünkü özbeklerin gelenekleri evlenilen aileyle tam bir birleşme arıyorlardı. kızın ailesinin, erkek çocuklarının mehmet emin'in yanında çalışıp iş öğrenmesi gibi cins cins talepleri vardı. mehmet emin tamam dedi zira kız güzel. ta ki kızın erkek kardeşi sahneye çıkana kadar. kalın enseli kafası kocaman "mekbuh"u gören mehmet emin istanbul'da bu gorilden doğma adamı yanında çalıştırmanın tam bir cehennem ızdırabı olacağını öngördü ve bu kızdan da vazgeçti.

belki türkiye'deki kültürde zorlanmaz diye türkmen halklarına baktılar. ama yok, buradaki kızlar da afganistan'ın en kötü kızlarıydı. türkmenler kızlarını eve kapatıyordu ve en temel eğitimden bile mahrum ediyorlardı. böyle olunca da bu kızlar dış dünyaya vahşi ve bir o kadar da cahil yaklaşıyorlardı.

gezelim görelim ekibine dönüşen ailemizde moraller yerde, enerji de bitikti artık. mehmet emin'de de hiç umut kalmamıştı. babası ise ona kızıyordu kendisinden haberi yok kız beğenmiyor diye. yolculuklarının başından beri ailenin yanında olan ahmed şah adlı şoförleri bu durumdan etkilenmiş olacak ki bu  aileye son bir umut verdi. Afganistan'ın izole olmuş o tuhaf bölgesinden bahsetti: kafiristan.


rivayete göre İskender'in ordusu devasa büyüklükte Hindikuş Dağlar'ından dolanıyorken arkalarında toprak kayması olmuş ve geçtikleri dağ yolu kocaman kayalar yüzünden kapanmış. ana orduyu takip eden lejyonlardan biri bu yıkıntının arkasında kalmış. iskender doğu seferini geciktirmek istemiyordu. bu yüzden arkada kalan lejyonu kaderine terkedip hindistana doğru ilerlemeyi sürdürmüş. iskender tarafından yenilen kızgın afgan kabilileri de kayıp lejyonun eve dönüş yolunu tıkadığı için askerler dağların çevrelediği geniş bir ovaya yerleşmek zorunda kalmış. bu askerler dağ halklarından evlendikleri kızlar ile oraya yerleşmeye ve aile kurmaya başlamışlar. yıllar yıllar geçince buradaki neslin yeşil gözleri ve sarı saçları hariç geldikleri yeri hatırlatan başka hiçbirşey kalmamış. sarp ve ulaşılması zor bir yer olan kafiristan afganistan'da birbirine karışan diğer kavimlerden kopuk yaşamış ve kendi kültürlerini dillerini oluşturmuş ve kalaş halkı diye çağırılmışlar.

mehmet emin ve ailesi de ahmed şahın bahsettiği bu bu bölgeyi ziyaret ettiler. mehmet emin buradan çok etkilendi, ailesi de hemen ona kız bakmaya başladı. ama yolculuklarından çok daha farklı bir kültürü vardı kalaş halkının. kızın kim ile evlendiği kendine bırakılmıştı. bu topluluğun kadınları afganistandaki tüm grupların kültürüne ters gelecek bir biçimde özgür yaşardı. aileler kızlarını evliliğe zorlayamazdı. mehmet emin'in evlilik teklifi bölgedeki pek çok eve götürüldü ama hepsinden ret cevabı alındı. evet bu uzak yoldan gelmiş yabancıya ilgi büyüktü fakat kızlar bu adamı sevmiyor evlenmek istemiyordu. ama bu işi kafasına koyan mehmet emin sonunda teklifini kabul eden bir ev buldu. bu evin 3 kızı içinde en küçüğü, kızıl saçları ve donmuş kristale benzeyen yeşil gözleri olan Uru isimli kız. mehmet emin de zaten ablalarından çok daha güzel olan Uru'nun farkına hemen varmıştı.


kesenin ağzı genişçe açıldı, afganistan'da kızın kendi ailesi için, türkiye'de mehmet emin'in kendi çevresi için çok görkemli çifte düğün yapıldı. taze evli çiftimiz kendileri için kopan bütün hengameden sonra istanbul'da çamlıca'nın saklı kalmış bir köşesinde güzel bahçeli bir eve yerleştiler. Uru çabucak yeni evi türkiye'ye ayak uydurdu. bu genç kadın denemekten ve yeni şeyler yapmaktan korkmuyordu. mehmet emin de artık iş yoğunluğunu iyice azaltmış yeni eşiyle daha çok vakit geçirebilmek için eve erken dönüyordu. mutluluklarının en basit hali mutfaklarının penceresinden görünen beraber bulaşık yıkadıkları o andı.

mehmet emin ve uru'nun iki kızı oldu. büyük olan kızları babasının yanında çalışıyor , mimar olarak, küçük olan kız ise bilgi üniversitesi'nden avukat olarak mezun olduktan sonra üniversiteye geri dönüp akademisyenlik yapmaya başlıyor.


türkçe dandik kaynak
ingilizce güvenilik kaynak 

"... This historic region lies on, and mainly comprises, the basins of the rivers... and the intervening mountain ranges... Kafiristan took it's name because the inhabitants of the region were non-Muslims and were thus known to the surrounding Muslim population as Kafirs, meaning 'infidels'. They are closely related to the Kalash people, a fiercly independent peoploe with a distinctive culture, language and religon. "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder