Bu anlatacagım olaylar amerikanın bizimkilerin başına çuval geçirmesinden
önce oldu. Kerkükde türk ileri karakolunda iletişim subayı olarak çalışıyordum.
Irak o zamanlar cehennem gibi yanıyor. Neyseki syumuuz yıiyeceyğimiz
herşeyi sağlamışlar. Ben de arada komutanlarımın isteğine göre rapor yazıyor
yolluyorum ankaraya. Günler burada çok uzun geçiyor. Cehnnemvari bir sıcak var
ve sanki bu sadece hava değil seni yurtmaya hazırlanan kocaman bir canavar.
Ağzını açmış ve o berbat şehir ve çöplük ağız kokusunu hissedebiliyorsun. Dudakların gözlerin hertarafın kupkuru
ve ufacık bir ıyrık bile senin derini tahriş ediyor. Komutanlarımız sürekli su
için dese de işe yaramıyor. Sen boğazda turlayan adamı deniz havası solumus
adamı buraya getirirsen olacağı bu. İki hafta sonra bayılan ayılanlar aoldu
gönderdiler bunları geri. Onlar gidince kalan işleri de biz bölüştürdük. Nöbeti
çayı osu busu derken kafayı yiyecek noktaya geldim.
Bazen düşünüyordum. Elimde silah da var sık kafana kurtul işte. Sonra sonra
bu deli düşüncemden vazgeçip ne işim varsa o an ona yoğunlaşıyordum. Benim
tertip geldi birgün. Görev varmış. Üst düzey komutanları da alıp amerikan
karakoluna götürecek orada ıraklı yetkililerin yaptığı toplantıya
yetiştirecekmişiz. İyi tamam dedik. Şehir merkezine kadar götürdük adamları.
Sonra siktirin gidin asker. Dışarısı sıcak aracın içi ise bildiğin sauna.
Çıktım dışarı mecburen. Zaten bunların toplantısı yarım günü bulur. Bu salak
ıraklı polislerin bombalı saldırılara karşı aldığı önlemleri anlatması uzun
sürer.
Geziyorum sokağı çarşı pazarı. Gölgeden yürümeye çalıışıyorum hep. Ggün
ışığının olduğu yerler skeri paltoma değdikçe sanki tavada yanmışım gibi
hissediyorum. Bir tane dodurmacı gördüm. Şir yah diye kocaman yazmışlar duvara.
Şir ne demek bilmiyorum ama yah soğuk demektir arapçada. Girdim içeri one ice
cream please mlease diye derdimi anlatıcam. Baktım adam buyur abi hoşgeldin
diye ağır bir doğu aksanı ile konuşmaya başladı. Ulan dedim sen ne güzel
konuşuyorsun bir yandan da dondurmayı yerken. Malik ise (malik işte adamın adı)
akrabalarının hatayda yaşadığını sık sık türkiyeye gelip gittiğini söyledi.
Sultanahmeti falan bir anlatıyor bana vallahi gözümde tüttü istanbul. Bunla
sohbet ediyorum ya ben şimdi ama bir yandan da farkediyorum adam yavaş yavaş
derin konular açıyor. Askerlik de zordur ağam bilmem ne. Sizin ne çektğpinizi
bilirim. Dedim ne biliyorsun anlat hele. Bu malik sonra ikinci işinden
bahsetti. Bizim maliksıkı durun bizim malik meğersem aynı zamanda pezevenk
malik olarak da biliniyormuş. Bunun arapçasını da sööyleyim. Neyse zaten
anlamazsın. Pezevenk malik amerikalılara belçikalılıara almanlara fransızlara
kanadaalılara türklere falan yedi milletein askerlerine kadın ayarlıyormuş.
Dedim malik efendi iyi tamam anlatıyorsun bunları ama ya ben gidip komutanlarıma
söylesem bunu ? senin ananı sikip bırakmazlar mı dedim. Yok dedi meğerse benim
komutanlar da onun müşterisiymiş.
Dedim allah canını almasın ne işler dönüyor lan burada. Sonra malik iyice
samimi oldu. Abi istersen yeni bir mal var. Gel istersen ? 8 aydır yengeniz
elizabeth ile sürdürdüğüm düzeyli ilişki sonucu abazanlığım zaten sıcaktan
amcıklamaya başlamış beynime vurdu. Gidelim lan malik.
Bunun dükkandan çıkıp ara sokaklara daldık. 5 10 dakika sonra vardık bir
tahta kapıya. Malik buna 3 5 kez vurdu. Kapı açıldı. Malik ile ben içeri
girdik. Evin pencerelieri sımsıkı örtülmüş içerisi kapkaranlık. Sonra malik
efendi ışığı açtı. Gözüm kamaştı bir an. Sonra oturduk malik ile oradaki anası
sikilmiş koltuğa pazarlık ettik. Malik türkleri severmiş. Bana da kıyak geçti.
Dedi senin için 25 dolar. Bak herkese 50 dolar sana 25. Türkiyeyi sevdiğim için
o da. Dedim malik eyvallah sağol. Uzattım buna 30 dolar. Dedim iyisinden olsun.
Malik başladı kadını övmeye yok böyle güzel şöyle güzel. Biraz kilolu ama herkes
deli oluyor bu kadına dedi. İyice meraklandım. Sonra havlu paçavrası gibi duran
meğerse kapı olan şeyi açtı beni odaya soktu. Odada bir yatak var bir de
kocaman bir çarşaf dağı. Sonra kapıyı kapattı bu.
Ben soyunup kadını bekleyim dedim. Soyundum herseyi. Oturdum çarşaf yığının
üstüne. Oturmam ile kalkmam bir oldu. Asker olmasak rpg gerçek kurşunlar gece
baskınları ile eğitilmemiş olmasam kız gibi çığlığı basıcaktım vallah. Meğerse
çarşaf yığını dediğim kerkük jabbası kocaman şişko bir hatunmusş. Zaten sıcak
dioyrdum size evin içi. Bir de bu karı yatağın yorganın altına girmiş terlemiş tostoparlak
olmuş terden. Çarşafı açınca yemin ediyorum 40 bin yıllık mezopotamyadan beri
biriken küfün ve ter in karışımı bir koku odayı bastı. Nasıl iğreniyorum nasıl
iğreniyorum anlatamam. Bir yandan da malik e küfrediyorum bir yandan tezkereye
küfrediyorum bir yandan buraya gelen talihsizliğme küfrediyordum. Kadın
diyemeyeceğim bu bataklık yaratığı açtı iki bacağını derin mi derin kuytu
kapkaranlık bir yeri gösterdi ve beklemeye koyuldu. Ben de sırat köprüsünden
geçecek kadar sinir birikmiş. Allah kahretsin inceldiği yerden kopsun dedim.
Küçük osman korkudan sinmiş götüme geri kaçmış. Onu sokamıyorum e bari önce ben
bu deliği bulayım. Lap diye kolumu daldırdım. Kolum çıplak ten ve ter arasında
vujıpppp diye kayarak kayboldu. Omzuma kadar kadının içinde buldum kendimi.
Dedim bari o zaman diğer elimi de sokayım. O da girdi rahatça. Sonra gözlerimi
kapadım. Nefesimi tuttum ve bu sefer başımı soktum. Kaygan pis ama geniş bir
yere gelmiştim. Omzum ellerim ve başım kadının içindeydi. Askerlik sırasında
yaptığım karın kasları işe yaradı en sonunda gövdemi bacaklarımı da aldım
içeri. Artık kadını kontrol edebiliyordum. Ayağa kalktım. Sanki dünya benle
ayağa kalkmış gibi oldu. Çıktım odadan kapıdan sığmayacağımı bildiğim halde.
Bir baktım kerpiç duvar da benimle birlikte çıkmış odadan yuh. Ama zaten orada
kerpici bırak titanyum olsa bu kadının cüssesi karşısında ezilirdi. Malik orada
koltuğa yayılmş tesbih çekiyor. Duymadı beni pezevenk. Tuttum bunu fırlattım
pencereden. Adam uçtu karşı evin duvarına pat diye yere düştü. Dışarı çıktım.
Kadının gözlerini de kullanabiliyordum. Dışardaki zavallı yerel halk daha önce
hiç böyle birşey görmemiş. Resmen yokedici deccal gibi ortalıkta geziyor
arabaları kaldırıp havaya atıyordum. Çok geçmeden amerikalılar geldi. Hummer
lar helikopterler m3 ler. Pozisyon aldılar ve tatata ateşe başladılar.
Kurşunlar dış zırhımdan kayıp sekiyordu bana birşey olmuyordu. Hızımı aldım
koştum koştum bu hummer a bir tekmeyi koydum. Hummer büyük bir sarsıntıyla
havaya uçtu uçtu güm diye helikoptere girdi. Askerlerin altına sıçtığını
görüyordum. Daha yoğun ateş etmeye başladılar. Artık kurşunların hepsi
sekmiyordu bazısı kadının içine geçip gidiyordu. Allahtan cüssesi inanılmaz
büyük kurşunlar beni hedef alamıyor. Bir de kendimi göbek kısmında konumladığım
için oradaki zırh çok iyi bir şekilde beni koruyor. Daha fazla burada
kalamayacağımı anladım. Zaten AR Pİ Cİİİİİ diye böğüren amerikalı askeri
duyunca yolun sonunun geldini anlamıştım. Havaya zıpladım. Bu arada kendimi
kadının götünden sıçtırtırarak tekrar dünyaya geldim. Terkedilmi sokağın tekine
düştüm. Ben düşerken o askerin attığı rpg kadına çok güzel isabet etmiş ve
havada vurmuştu. Her tarafa bok iç organları ceset parçaları düştü. Ben zaten
kadının içinde onlardan nasibimi aldığım için alışıktım. Ama askerler şok
geçirmişti. Bütün bağdat caddesi boydan boya kan bok ve bağırsak oldu. Ben malikin
evine geri gidip üstlerimi giydim ve araca döndüm. zaten komutanlarım falan hiçbiri
yüzüme bakmadı gelirken. Üsse geri götürdüm onları sonra karakola gidip duş
aldım. Duş alırken de bir daha ayaküstü kadın pazarlamasına karışmayacağım diye
üstüste yemin ettim. Bu olaydan sona 3 hafta osman benle konuşmadı.