16 Mayıs 2011 Pazartesi

Demokratik Medya = Demokratik Toplum

I hate that feeling when you type a common word but not sure if the spelling is correct such as professor.

  Günümüzde medya diyerek başlarsam aynı şeyi onuncu kez okumaktan kafayı yiyecek bir hocam olduğuna inandığım kadar demokratik bir medya için hazımsızlık çekmeyen bir topluma ihtiyaç olduğuna inanıyorum. Medya toplum üzerinden beslenen, toplumsal alan ile kuvvet bulan bir güçtür. Eğer medyanın demokratik olmasını istiyorsak önce toplumu demokratik görüşe yaklaştırıp diğer fikirlere olan yabaniliğini üstünden atmalıyız.


  Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarına bakış açısı değiştirilmesi gerek. Çimentosu milliyetçilik olan bir devletin diğer etnik kökenli azınlıklara bakış açısı ne kadar iyimser olursa olsun milliyetçiliği benimseyerek baştan Türk Milletini karma insanlardan ayrı bir üstünlüğe taşımış olur. Milliyetçiliğin ne kadar mantıksız bir olgu olduğunu açıklamama gerek yok. Seçilmeyen bir milletin arasında doğup, seçilmeyen o ülke topraklarında Biryeristan vatandaşı olarak damgalanmak ve dünyayı gezmek için Diğeryeristan ülkesinden vize almak veya Biryeristan'dan bunun için evraklar göstermek insanlığın özgür yapısına aykırıdır. Dünyada doğduğunda dünyanın vatandaşı olunur ve bu dünyada doğan insanlardan hiçbir fark görülmez. Maalesef şu anki sistem bunun tam zıttını ilan edip farklı milletler ile damgalıyor insanları. Bu damgalanmanın sonrasında ise bütün iyimserliği ile başkalarının yaşam hakkına saygu duyulması tembih ediliyor. Ama insanların yetiştirilmesinde geçen süreci mercek altına alırsak pek çok "ters giden" uygulamayı görebiliriz. Türkiye'de yaşayan insanlarda çok fazla "diğerler" ve "dış odaklar" korkusu var. "ordu-millet" olmaktan övünen, "Gerekirse doksan bin şehit tekrar orayı alırız" diye açıklamaları olan, belli ki insanları buzdolabı falan sanan, bakanı olan ve çatışmalarda hayatını yitiren genç insanların ailesine "Vatan sağolsun bir oğlum olsa onu da gönderirdim" cümlesini zorla kurdurtan bir toplum baskısı kuran cemiyette yaşıyoruz. Bu korkunun beslendiği yerlerden örnek vermek gerekirse en kolayı ve en barizi eğitim sistemidir. Milli güvenlik dersi gibi dünyaya düşman yetiştirmeye programlı bir derste bütün komşular güya Türkiye'nin kuyusunu kazmakta ve teröristlerle işbirliği içindedir. Tarih derslerinde şanlı milletin fethettiği ama o korkunç yağmacı tecavüzcü barbar "diğerler"in işgal ettiği hikayeler anlatılır. Beden eğitimi gibi sadece spor ile ilgilenmesi gereken bir derste çocuklara askieri düzen öğretilir. Dersleri bırakın her sabah daha ölüm ile yaşam kavramlarını anlayamamış gençlere devletin bekası için varlıklarının onlardan üstün bir varlığa armağan edildiği bir yemin ettiriliyor. Ayrıca belirtmek gerekiyor ki armağan edildikten sonra hiç tasvip etmediğim bir slogana katılan bu çocukların hiçbiri o mutlu ilan edilen milliyete ait değil. "Kürdü, lazı ve çerkezi" ile anılan Türkiye aslında bunun ötesindedir ve artık soyağacının takip edilmesine gerek olmayan bir dönemdedir. Bazı sebeplerden ötürü bariz faşizan diyemediğim ama gayet askeri bir amaca hizmet etmek için yetiştirilen bir toplumda bir başkasının varlığına veya medyadaki temsiliyetine saygıdan söz etmek mümkün mü bilinmez.


  Maalesef toplumdaki bu "milli cehalet"e Türkiye Medyası'nın körükle gittiği söylenebilir. "Nasa'yı şaşkına çeviren Türk", "Bilim dünyasını altüst eden Türk", "Tıp dünyasını dumura uğratan Türk" başlıkları ile Türkiye Medyası en başından "Türk" damgası vurarak aslında temsil etmesi gereken azınlık bir kesimi dışlamaktadır. Demokratik medyanın özelliği alternatif söyleme yer vermesidir. Mesut Özil'in kendisini kürt olarak tanımladığı bir açıklamasından sonra medyanın Mesut'u neredeyse vatan haini ilan etmesi bu dar görüşlülüğün ve alternatif olamamanın bir yansımasıdır. Toplumu ve dolayısıyla medyayı bu hazımsızlıktan çekip almak ve demokratikleştirmek için bu ülkede çok sağlam belli yapı taşlarının oynaması, değiştirilmesi gerekiyor. Bunun da imkansıza yakın olduğu söyleniyor ama geleceğin ne getireceği bir muamma. 

3 yorum:

  1. Kesinlikle, tamamen, hepsine birden katılıyorum.

    YanıtlaSil
  2. Saptamalarınız çok yerinde. Örnekleriniz çok yaratıcı. Fotoğraf seçiminiz mükemmel. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil